Sınırda kişilik bozukluğu olan insanlar, yaygın bir şekilde düşüncelerinde,  ilişkilerinde, ruh hallerinde, kendileri hakkındaki düşüncelerinde ve davranışlarında istikrarsızlık gösterirler. Bir kişiyi bir anda gözünde büyütüp yere göğe sığdıramazken, o kişi tarafından istemediği bir tutumla karşılaştığında nefret hissetmeye ya da aşırı küçümsemeye başlarlar. Duygularında ortalar yoktur. Yüceleştirme ve değersizleştirme arasında gidip gelirler. Bu istikrarsızlık genellikle iş yaşamlarını, ailevi yaşantılarını,  karşı cinsle ilişkilerini, arkadaşlık ilişkilerini, uzun süreli planlarını ve kişinin kendisi hakkındaki düşüncelerini bozar. Bu kişilerde dürtü bozuklukları görülür. Dürtülerini, isteklerini kontrol etmekte zorlanırlar. Sürekli uçlarda yaşarlar ve duyguları sürekli olarak farklılık gösterir.

Sınırda kişilik bozukluğu olan kişiler en ufak bir durumda bile ciddi öfke patlamaları yaşarlar. Daha sakin olduklarında karşıdaki kişide acıma duygusu uyandırırlar. Psikoterapist de dahil olmak üzere, iletişime geçtikleri kişide dönüşümlü olarak öfke ve acıma duygusuna yol açarlar. Bu kişilere psikoterapide çok özel yaklaşmak gerekir.

Sınırda kişilik bozukluğu ve sınırda kişilik özellikleri olan kişilerde görülen belirgin durumlarda şunlardır:
Terk edilme korkusu: Özellikle duygusal ilişkilerinde ayrılık korkusunu çok yaşarlar. Terk edilmemek için aşırı çaba harcarlar ancak beraberlik döneminde ilişkiyi sürdürme konusunda büyük zorluklar yaşarlar. Paranoid düşünceye varan şüphecilikleri ve güvensizlik duyguları nedeniyle karşısındakini bıktırırlar. Bu nedenle ya da şüphecilik ve güvensizliklerinin sonucunda ortaya çıkan öfke patlamaları nedeniyle ilişkiyi sürdüremezler.

İstikrarsız ilişkiler kurma: İlişkilerinde sürekli şüpheci davrandıklarından ve sık sık duygusal patlamalar yaşadıklarından karşı cins tarafından terk edilirler.  Bu durum güvensizliklerini ve şüpheciliklerini daha da artırır ve bunun sonucunda da öfke patlamaları yine yaşanır. Bu kısır döngü bu şekilde sürerek ilişkileri son derece istikrarsız hale getirir.

Kendi ile ilgili görüşlerinde aşırı tutarsızlık: Kendilerini aşırı değerli ve aşırı değersiz hissetme arasında gidip gelirler. Bu dalgalanma oldukça yıpratıcı bir haldir ve temelde kendine güvenlerini düşürür. Kendilerine güvenleri düştükçe değerli hissetme ihtiyaçları artar ve bir süre abartılı biçimde değerli hissederler. Zeminde kendine güvende düşüklük olduğundan, herhangi bir olumsuz  deneyim değerlilikleri ile ilgili ciddi bir hayal kırıklığı yaratır ve bunun sonucunda kendilerine güvensizlikleri ve değersizlik duyguları daha da artar ve pekişir. Olumsuz olarak algılayabilecekleri durumlar onlar için ufak tefek birçok şey olabileceğinden ve bu durumlara sık sık maruz kalınması kaçınılmaz olduğundan gün içinde, hatta dakikalar içinde bile uç duyguları ard arda yaşayabilirler; bir anda değerli ve kendine aşırı güvenliyken 1 dakika sonra yoğun bir değersizlik duygusu içinde kalabilirler.

Kendilerine zarar verici dürtüsel davranışlar: Gelişigüzel ve tehlike içeren cinsel deneyimler yaşama ve madde kötüye kullanma gibi bağımlılık içeren davranışlar içine girmeye eğilimleri vardır. Dikkatsiz ve tehlikeli araba kullanma durumu da söz konusu olabilir.

Kronik boşluk duygusu: Sınırda kişilik bozukluğu olan kişilerde, boşluk duygusunun yoğun bir şekilde hakim olduğu, diğer bir çok depresyon türünden farklı bir depresif hal yaşanır. Boşluk duygusu, psikolojik sorunlarda yaşanan kaygı, depresif duygu durumu, öfke, korku gibi olumsuz duygulardan oldukça farklı yaşanan bir ruh halidir. Kişi kendisini hiçlik içinde gibi hisseder ve bu durum uzun sürerse intihar etme riski yükselir. 

İntihara teşebbüs: Yaşadıkları sık aralıklı duygusal iniş çıkışlar ciddi manada stres yaratan durumlardır. Bu kişiler zaman zaman boşluk duygusu içine de girebilirler. Boşluk duygusu uzun sürerse kişide ciddi bir çökkünlük yaratabilir ve her şey tamamen ve inandırıcı biçimde anlamsız gelir. Bütün bunlar, artık katlanamayacağına dair bir ümitsizlik duygusuna kişinin kapılmasına yol açabilir.

Uygunsuz ve yoğun öfke: Patlamaya hazır bir bomba gibidirler; en ufak bir engellenme ve değersiz ve önemsiz hissetme haline dahi toleransları olmadığından aniden ve beklenmedik bir şekilde öfke patlaması yaşarlar.