SOSYAL FOBİ
“El Alem Ne Der Korkusu”
Sosyal etkileşimler sırasında yoğun korku hissediyor musunuz?
Sınıfta veya iş arkadaşlarınızla yemekteyken konuşmaktan kaçınıyor musunuz?
Tanımadığınız insanların bir araya geldikleri faaliyetlerde sürekli nasıl davranacağınızı ve ne söyleyeceğinizi düşünüp duruyor musunuz?
Toplantıdayken söz sırası size gelecek diye aşırı bir kaygı hali yaşıyor musunuz?
Bir partiye katılmayı düşünürken terlemeye ve titremeye başlıyor musunuz?
Eğer bu sorulara evet diyorsanız sosyal fobi olabilirsiniz. Sosyal fobi sizi dünyadan soyutlayabilir. Ama bu durum bir kader değildir. Günümüzde deneyimli profesyonellerle çalışıldığında çok kısa sürelerde bu sorun ortadan kalkmaktadır.
SOSYAL FOBİ NEDİR?
“Sadece bir saniye için gözlerinizi kapatın ve bir odaya girdiğinizi ve orada bazı arkadaşlarınızı ve meslektaşlarınızı gördüğünüzü düşünün, birden yere doğru bakıyorsunuz ve üzerinizde hiçbir giysinin olmadığının farkına varıyorsunuz”. Sosyal fobisi olan kişilerin bir toplumsal durumla karşılaştıklarında neler hissettiklerini bu senaryo çok iyi anlatmaktadır. “Büyük bir utanç duyarsınız, odadan kaçıp gitmek istersiniz, sanki ölecekmiş gibi olduğunuzu hissederseniz, hiç kimseyi yeniden görmek istemezseniz”. Sosyal fobi, sosyal ortamlarda kişinin kendisini aşırı güvensiz hissetmesi, başkaları tarafından alay edileceği, reddedileceği, olumsuz olarak değerlendirileceği ve yargılanacağı düşünceleri eşliğinde yoğun kaygı yaşaması durumudur. Sosyal fobisi olan kişi sosyal ortamlar içinde bulunmaktan korkar, bu korku esnasında sürekli kendine odaklanır ve kendini izler, bununla beraber söylediklerinden ya da söylemediklerinden ötürü kendini yargılar, eleştirir, suçlar. Kişi sanki iç dünyasındaki kaygısı dışarıdan görülebiliyor hissine kapılır. Başkalarının kendileriyle ilgili olarak anksiyeteli, zayıf, kaçık ya da aptal gibi yargılarda bulunacağını düşünürler. Ellerinin ya da seslerinin titrediğinin farkına varacaklarıyla ilgili kaygılarından ötürü toplum önünde konuşmaktan korkabilirler ya da düzgün bir biçimde konuşamıyor gibi görünmekten korktukları için başkalarıyla karşılıklı konuşurken aşırı kaygı duyabilirler. Diğer insanların ellerinin sallandığını görmesinden utanç duyacaklarından korktukları için başkalarının yanında yemekten, içmekten ya da yazı yazmaktan kaçınabilirler. Bu kişiler yalnız kaldıkları durumlarda herhangi bir korku ya da kaygı yaşamazlar.
Sosyal fobi, yetersizlik, utanç, aşağılanma ve kaygı duygularına yol açan, diğer insanlar tarafından olumsuz olarak yargılanma ve değerlendirilme korkusu olarak da tanımlanabilir. Bir insan sosyal ortamlarda huzursuz olup yalnızken iyi hissediyorsa, ya da tanıdıkları ile rahatken yabancı birilerinin olduğu ortamlarda kaygı yaşıyorsa sosyal fobisi olması ihtimali yüksektir.
Sosyal fobinin tipleri var mıdır?
Sosyal fobi iki şekilde görülür. Korkular bir çok toplumsal durumları kapsıyorsa yaygın tip, bazı durumları kapsıyorsa (Başkalarının önünde imza atmak, yemek yemek, konuşma yapmak gibi) yaygın olmayan tiptir.
Ne sıklıkta görülür?
SF’nin yaşam boyu görülme oranı % 2-13 arasındadır. En sık görülen psikiyatrik hastalıklardan biridir. Türkiye’de üniversite öğrencilerinde yapılan araştırmada %24’ünde bu hastalığın olduğu saptanmıştır.
SOSYAL FOBİ HANGİ YAŞLARDA BAŞLAR?
Sosyal fobi alt tipine göre değişmekle birlikte erken ve geç ergenlik dönemi arasında başlar (10-17 yaş) Yaygın tipin daha erken yaşta başladığına dair bilgiler vardır.
KİMLERDE DAHA SIK GÖRÜLÜR?
Maddi durumu ve sosyal konumu yetersiz, hiç evlenmemiş, işsiz ve eğitim düzeyi yüksek olmayanlarda sık görülmekle birlikte, hastalığın erken dönemlerinde toplum içine yeterince çıkmama de risk etmenleri arasındadır. Sosyal fobide genetik etmenlerin katkısı orta düzeyde olup çocuk yetiştirme tarzı, ailenin başkalarıyla yeterince görüşmemesi ve ebeveyn modeli önemlidir. Çocukluk çağından itibaren aşırı çekingen olan kişilerde, gelecekte Sosyal fobi gelişme riski daha yüksektir
Sosyal Fobi mi çekingenlik mi?
Toplulukta konuşma, sosyal ortamlarda kendini ifade edebilme gibi konularda çekingenlik sık görülen bir durumdur. Bunların büyük bir kısmı hastalık kapsamında değildir. Hatta bir işe başlamadan önce “yapamazsam rezil olur muyum?” düşüncesi kişiyi motive eder ve daha iyi hazırlanmasına yardımcı olur. Sosyal fobi demek için ise kişide korkunun yanı sıra kaçınma davranışlarının olması gerekmektedir. Ya da kişi kaçmıyorsa, bu duruma katlanmaya kendisini zorluyorsa; büyük bir sıkıntı yaşar. Ayrıca SF ’de kişi korkularının aşırı ya da anlamsız olduğunu bilir. Eğer gerçekten korku duyulabilmesi anlamlı bir olay varsa, tanı SF değildir. Örneğin sözlüye hiç çalışmamış bir öğrencinin sınıfta adının çağrılmasından korkması gibi.
Sosyal Fobinin Belirtileri Nelerdir
Sosyal fobide korkulan durumla karşılaşıldığında bedensel belirtiler ortaya çıkar. Bunlar yüz kızarması, terleme, ağız kuruluğu, çarpıntı, nefes kesilmesi, nefes darlığı, mide barsak sisteminde rahatsızlık, ihsal, kas gerginliği, titreme gibi. Bu sırada aklından geçen düşünceler “güçsüzüm, yetersizim, çirkinim, beğenilmiyorum, sevilmeye layık değilim, hata yapmamalıyım, mükemmel olmalıyım, kaygılı olduğumu belli etmemeliyim, rahat davranmalıyım, kusursuz görünmeliyim, herkesin beğenisini kazanmalıyım” şeklindedir. Bu düşünceler sonrasında oluşan kaçınma belirtileri ise korkulan ortama girmeme, korkulan ortamı terk etme, göz temasından kaçınma, ilgisiz şeyler düşünme şeklinde olabilir.
Liebowitz Sosyal Fobi Ölçeği’nde belirlenen sosyal durumlar şu şekildedir.
Toplum içinde telefonla görüşme
Küçük bir grup etkinliğinde yer alma
Toplum içinde yemek yeme
Toplum içinde bir şeyler içme
Yetkili biri ile konuşma
Dinleyiciler önünde konuşma, rol yapma
Partiye/ eğlenceye gitme
Başkaları tarafından izlenirken çalışma
Başkaları tarafından izlenirken yazma
Çok iyi tanımadığı biriyle telefonda görüşme
Çok iyi tanımadığı biriyle yüz yüze konuşma
Yabancılarla karşılaşma
Genel tuvaletleri kullanma
Birilerinin oturduğu odaya girme
İlgi odağı olma
Bir toplantıda hazırsızlık konuşma yapma
Yetenek, yeti veya bilgi testine tabi tutulma
İyi tanımadığı birine onaylanmadığını veya aynı düşüncede olmadığını ifade etme
Çok iyi tanımadığı birinin gözlerinin içine bakma
Önceden hazırlanmış bir raporu bir gruba sözel olarak sunma
Romantik veya cinsel ilişki amacıyla birini tavlamaya çalışma
Alınan bir malı parasını geri almak üzere iade etme
Parti / davet verme
Israrlı bir satıcıya karşı koyma
NEDENLERİ?
Sosyal fobide kalıtsal geçişin rolü çok güçlü olmasa da vardır. Akrabaları arasında sosyal fobik olan kişilerin bu hastalığa yakalanma riski bir miktar daha yüksektir. En önemli etmenlerden biri beyinde bir takım kimyasal ve elektriksel bozukluklar olduğudur, özellikle serotonin adı verilen bu kimyasal maddenin SF’lilerin beynindeki oranının normalden az olduğu veya iletimde aksaklıklar bulunduğu ileri sürülmüştür. Ayrıca zihinsel altyapısı önceden hazırlanmış olan SF bazen belirli bir olaydan sonra gün yüzüne çıkmış ve örseleyici bir yaşantı ile koşullanaarak yerleşmiş olabilir. Örneğin öğrenci sınıfta ders anlatırken bir hata yapmış ve arkadaşları ona gülmüştür. O da küçük düştüğünü, rezil olduğunu düşündüğü için utanç hissine kapılmış ve bedensel belirtiler göstermiştir. Bir dahaki sefere ders anlatmak için yine tahtaya çıktığında önceki deneyimi olumsuz beklentilere yol açacak, bulunduğu ortam duygularını tetikleyecek ve belirtiler ortaya çıkacaktır. Çocuk yetiştirme biçimi de hastalığın oluşmasında önemli etmendir. Genelde aşırı koruyucu, ya da red edici, duygusal sıcaklıktan yoksun, katı anne babalar olabilir. Bazen çocuktan yüksek beklentileri olduğunda bunlara ulaşılamayınca çocuk cezalandırıabilir, böylece başarısızlık korkusu gelişebilir. Tanıdık olmayan ortamlara, insanlara ve nesnelere aşırı korku duyma olarak tanımlanan davranışsal ketlenmenin, SF gelişiminde öncül belirti olduğu söylenmiştir.
SOSYAL FOBİ NASIL TEDAVİ EDİLEBİLİR?
SF tedavisi olan bir hastalıktır. Her şeyden önce gerçekçi beklentiler içinde olmak gerekir. Beraberinde diğer psikiyatrik hastalıkların olması, başlangıç yaşının erken olması, kişinin tedavi isteği gibi birçok etken tedavinin başarısını etkilemektedir.
SOSYAL FOBİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
SF’de ilaç tedavisi ve psikoterapi ( konuşmaya dayalı ruhsal tedavi) uygulanır. Hastanın durumuna göre bazen tek başına psikoterapi, bazen ilaç tedavisi uygulansa da genelde her ikisinin beraber uygulanmasında başarı daha yüksektir. İlaç tedavisinde özellikle serotonin sistemi üzerinde etkili olan ilaçlar seçilir. Tedavinin ilk günlerinde hafif bulantı, baş ağrısı, uyku bozukluğu, midede huzursuzluk gibi geçici yan etkiler oluşabileceği, zamanla bu belirtilere vücudun alışabileceği hastaya bildirilir. Bu ilaçlar bağımlılık yapmaz, kalıcı hasar veren yan etkileri yoktur. İlaç etkisinin ortaya çıkması için iki-üç hafta kadar beklemek gerekir. İlacın etkili olup olmadığına karar vermek için en az 10 hafta süre geçmelidir. Tedavi süresi, ortalama 9-12 aydır. SF’de en sık uygulanan terapi şekli Bilişsel ve Davranışçı Terapidir. Bilişsel terapide kaygı duyguları ve bu kaygıya karşı oluşan bedensel tepkileri tanıma, kaygı doğuran durumlardaki düşüncelerin ne olduğunu anlama, bunlara karşı başa çıkma stratejileri geliştirme gibi aşamalar vardır. Davranışsal terapide ise model olma, yakınmaların üstüne gitme, belirtileri daha net algılayabilmesi için rol oynama, gevşeme eğitimi, sosyal beceri eğitimi gibi her hastada farklı uygulanabilecek yöntemler vardır. Ayrıca aile ve grup terapisi de uygulanabilir.
Ne yapmalıyım?
Her şeyden önce SF’nin bir hastalık olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Çekingen kişilik bozukluğu ile birlikte sık görülmesi, toplum tarafından bu özelliklerin genellikle efendilik olarak kabul edilmesi kişileri tedavi arayışından alıkoymaktadır.
Oysa kaybettikleriniz neler? İyi bir iş, bir arkadaş, yalnız olmamak, kendine güvenmemek ve bir çok şey daha sıralayabiliriz. Bunun için en yakın zamanda ve yakınınızda olan bir psikiyatri uzmanına başvurun.
Tekirdağ, Çorlu, Çerkezköy, Lüleburgaz, Kırklareli, Edirne, Keşan, Muratlı