AŞIRI YEME HASTALIĞI

Aşırı yeme hastalığı bir yeme bozukluğudur ve son derece yaygın biçimde karşımıza çıkar.  Bu hastalığa sahip kişiler bir oturuşta veya çok kısa bir sürede aşırı miktarlarda yemek yerler.  Bu aşırı yeme davranışına halk arasında ‘tıka basa yeme’ adı verilir. Aşırı yeme hastalığındaki tıka basa yeme davranışı kişiyi rahatlatır ve kişi yeme davranışı üzerindeki kontrolünü kaybeder.

Bu yeme bozukluğu bulimia nervosa (aşırı yeme-istifra etme) bozukluğundan farklılık gösterir. Aşırı yeme hastalığında kişi tıka basa yedikten sonra istifra etmez ve tuvalete çıkartıcı herhangi bir ilaç veya laksatif kullanmaz.
Bu tür yeme bozukluğunu diğer bozukluklardan ayırmak amacı ile kişinin yeme davranışını izlemek gerekir. Aşırı yeme hastalığına sahip kişiler, gün içinde sık sık yemek yerler ve yedikleri zamanlarda normal insanlara göre anormal sayılacak boyutlarda aşırı miktarlarda yemek yerler. Kişiler bu yeme davranışını sergilerken kontrollerini kaybederler, fiziksel olarak aç olmasalar bile zihinsel olarak hep açtırlar. Bu kişiler bu tür yeme davranışını sergiledikten sonra genellikle utanç ve pişmanlık duyarlar ve bu durum uzun sürerse depresyona girme ihtimalleri yükselir. Aşırı yeme sorunu olan insanların bazıları suçluluk hissetmeyebilirler.

Bu hastalığa sahip kişilerin büyük çoğunluğu obezlerden oluşur fakat normal kiloda olan kişilerde de aşırı yeme hastalığı görülmektedir. Aşırı yeme hastalığına sahip kişilerde de obezite (aşırı şişmanlık) sorunu oluşma riski çok yüksektir. Obezite ile sonuçlansa da sonuçlanmasa da, yüksek kolesterol, yüksek kan basıncı, diyabet, kalp rahatsızlıkları ve kanser riski bu rahatsızlığa sahip olmayan kişilere oranla çok daha fazladır. Aşırı yeme ve obezite bir aradaysa bu risk artar.

Nedenleri Nelerdir?
Aşırı yeme hastalığına sahip kişiler araştırıldığında, çoğunun geçmişte depresyon yaşadıkları gözlenmiş, yaşamamış kişilerin ise depresyona yatkın olduğu saptanmıştır.
Günlük yaşamın stresi, duyulan kaygılar, üzüntüler, sıkıntılar ve öfkeler de aşırı yeme hastalığını tetikleyebilir. Ayrıca bazı araştırmalara göre ailesinde yeme bozukluğu olan kişilerin bu bozukluklara olan yatkınlıklarının fazla olduğu görülmüştür. Ebeveynlerinin yemeğe karşı olan tutumları da çocuklarda yeme bozukluklarının oluşumuna etki edebilmektedir. Bu etkinin genetik mi yoksa anne-babadan öğrenme yoluyla mı oluştuğu tartışma konusudur.
Aşırı yeme davranışına sahip kişilerde yapılan klinik gözlemler ve değerlendirmeler neredeyse her zaman altta yatan psikolojik bir sorun olduğunu bize gösterir. Bazı durumlarda hormonal bozukluklar da aşırı yemeye yol açabilmektedir. Ancak hormonal bir sorun yoksa, ihtiyacı olmadığı halde sürekli ve düzenli biçimde aşırı yeme davranışı sergileyen bir kişi ‘duygusal’ yeme davranışı içindedir. Bağımlılıklarda olduğu gibi, kişi yemeden kendini rahatlamış ve sakin hissedemez. Aşırı yemesine neden olan gerginliği, sıkıntı hali ve/veya depresif ruh hali yedikten bir süre sonra geri gelir.

Tedavi
Doğru ve sağlıklı yeme alışkanlığının yerleştirilmesi ile kişinin kilosu ve sorunlu yeme davranışı kontrol altına alınabilir. Ancak, aşırı yemesine yol açan psikolojik sıkıntılar üzerinde psikoterapi çalışması yapılmaz ise bir süre sonra kişinin sorunlu yeme davranışına geri döndüğü görülür. Aşırı yemeye yol açan duygusal baskıyı ortadan kaldırmak bu hastalığın tedavisinde en önemli belirleyicidir.